Borç Krizinin Neresindeyiz?

Son aylardaki kur ve faiz artışının, 2018 Eylül enflasyon değerlerinin açıklanmasıyla, hayatımızı nasıl derinden etkileyeceğini görmeye başladık. Mart seçimlerine kadar sağlıklı bir politika görmek zor görünüyor.Tribünlere oynamak adına devletin stokçu, fahiş fiyat diye ceza kesmediği firma kalmayacak gibi görünüyor. Bu kısır tartışma ve içeriksiz medya haberlerinden sıkılanlar için bazı detayları özetlemek istiyorum.
Özel Sektörün Yurtdışı Borçu Ne Kadar
Özel sektörün borç krizinde yolun başında olduğunu düşünürsek, kriz derinleştikçe bize etkilerini daha fazla hissedeceğiz. Peki bu borcun miktarı nedir? Merkez bankasının Eylül de yayınladığı, aşağıdaki tabloya göre kısa vadeli(vadesi 1 yıldan az) 18,9 milyar $ ve uzun vadeli olarak 221,6 milyar $ olarak toplam 240,5 milyar $ lık yurtdışı borcumuz bulunmaktadır.

Peki bu ne zamana kadar ödenecektir. Sürekli konuşulan bu konudaki detayları, Merkez Bankası güzelce derlemiş ve sitesinden piyasayla aylık paylaşmaktadır.
Kısa Vadeli Borç
Bir yıldan az olan kısa vadeli borcumuzu grafikde de göreceğimiz üzere, Ekim ayıyla birlikte azalma trendine giriyor.

Uzun Vadeli Borç
Uzun vadeli borca bakacak olursa, Ekim ayında yüksek bir ödeme görülmektedir. Sonraki aylarda özellikle 2019 un ilk 3 ayında düşük miktarlara inip sonra tekrar artış eğilimde olduğu görülmektedir.

Kısa ve uzun vadeli borçların toplamının vadesine bakıldığında ise, Temmuz sonu itibarıyla, 1 yıl içinde gerçekleştirilecek olan anapara geri ödemelerinin 70,5 milyar $ tutarında olduğu görülmektedir.

Bu 70 milyar $ üzerine, 50 milyar $ lık cari açık rakamını da eklersek, 120 milyar $ lık yıllık, yani her ay 10 milyar $ kaynak ihtiyacımız ortaya çıkıyor.
Sektörlerin Borç Dağılımı
Merkez Bankası verilerine göre, hangi sektörlerin borç yükü yüksek olduğu, aşağıdaki tabloda çok net bir şekilde gösterilmektedir. Özellikle finans dışındaki yüksek borçlu sektörlerimiz, ulaştırma&lojistik 20 milyar $, inşaat 18 milyar $ ve elektrik üretim&dağıtım 12 milyar $ ile başı çekmektedir.

İhracatı düşük olan sektörlerin bu durumda çok etkileneceğini tahmin etmek zor değil. Gelirler döviz olmayınca bu borcun ödenmesi riske girecek olan sektörlerdeki gelişmeleri izleyeceğiz. Bunun istihdam ve diğer sektörlere yansımasıyla krizin derinleşmesinin ülkede en az 3 çeyrek küçülme yaratacağı bekleniyor. Problemlerle yüzleşirken neden bu duruma düştüğümüzü iyi analiz edip, kalıcı çözümler üretmeliyiz. Geçmişdeki krizlerden edindiğimiz tecrübeleri unuttuk görünüyor. Tabii ki tarihden ibret alsaydık, tarih tekerrür eder miydi?